Category: pandemi

pandemi10

“Geçmişi devam ettirerek yeniye uyumlanmak işlevsel değildir. Bazı şeyleri farklı yapmamız gerekiyor. Ebeveynin:
1) Öncelikleri belirlemesi gerekiyor.
2) Hem kendisi hem çocuğu için iyi bir gözlemci olması gerekiyor.
‘Beni tüketen şeyler neler?’ sorusu önemli. Herkesin belli bir enerjisi var, neyin tükettiğini iyi bilmek ve tükenmemek için yapılacakları ona göre önceliklendirmek gerek.”

“İnsan bir an önce rahatlamak ister, bir an önce kendini iyi hissetme anına geçmek ister. Bu olmadıkça hüsran ve hayal kırıklığı olur. Bu hislerle kalma kapasitesini geliştirdiğimizde süreci daha kolay geçirmek mümkün.”

“Çocukların hayat deneyimleri kısıtlı. Biz bir hayat yolculuğu yaptık, kaygılandık, üzüldük, bunlarla baş etmek için bir beceri seti geliştirdik. Çocuklarda bu yok. Biz avantajlıyız, şu anda onların kapasitelerini aşan bir durum var. Her zamankinden fazla desteğe ihtiyaç duymalarını anlayışla karşılamalıyız. Tabii ebeveynlerin de desteğe ihtiyacı olabilir. Bunu fark etmeleri önemli.”

“Ebeveynlerin bu dönemde desteklemesi gereken duygu güven duygusu. Bu sürecin ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Korku ve kaygı öfke uyandırır. Bir şey yapmak isteyince ama yapamayınca ve elden bir şey gelmeyince öfke uyanır. Bu dönemde korku, kaygı ve öfke duyguları ön planda. Bunları bu süreç geçene kadar yatıştırmak, güven duygusunu desteklemek gerekiyor. Burada şu soruyu soruyorum: Siz korktuğunuzda size nasıl bir insan figürü güven verir? Sakin, düşünen, sükunet içinde, olumsuzu da gören, bir plan yapan, o planı sakin sakin yürüten. Yani önce ebeveynin kendisinin sakinleşmesi gerekiyor. Bunun için de dengede kalması, önceliği olmayan şeyleri ertelemesi gerekiyor.”

“Olumluya odaklanırken ufak dokunuşlar da yeter. Mizah, neşeli şeyler, şakalaşma, bunlar evin atmosferini değiştirecektir. Çocuktaki problemi değiştirmeye odaklanmak yerine evin atmosferine odaklanmak gerek.
Bunu karanlıkta ıslık çalmaya benzetebiliriz: Karanlıkta yaşanan kaygı biraz daha baş edilir hale gelir, sürdürülebilir olur. O zaman sorulması gereken soru şu: Size ne iyi eşlik eder?”

Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk’a teşekkürler. Yayının tamamı için: @tpdistanbul instagram hesabı.

Fotoğraf, Jason Leung, Unsplash.

pandemi9

2 Aralık’ta tpdistanbul’un instagram sayfasından Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk ile “Zor Zamanlarda Ebeveynlik” başlıklı bir canlı yayın yapıldı ve çok önemli, çok güzel noktalara parmak basıldı. Birkaç seferde oradan çeşitli bilgiler aktaracağım.
İlki bu dönemde çok önerilen, ‘söylemesi kolay’ olan “olumluya odaklanma, pozitif olma” konusu ile ilgili.

İnsan zihni evrimsel olarak olumsuza odaklanmaya meyillidir çünkü kendini koruyabilmek, hayatta kalabilmek ancak çevredeki olumsuzlukları, tehlikeleri fark ederek ve ona göre aksiyon alarak mümkün olmuştur.
Bu demek oluyor ki zihin, onu kendi haline bıraktığımızda etrafta olumsuz, tehlikeli bir unsur olup olmadığına odaklanmaya ve varsa onu fark etmeye programlı. Demek ki, sürekli bir alarm durumunda olmamak zaten normal şartlar altında da gayret gerekiyor. Demek ki, bunun bir sonraki adımı olarak olumluya odaklanabilmek ise daha da fazla gayret gerektiriyor. Peki hal böyleyken, içinde bulunduğumuz anormal dönemde bu çok daha zor değil mi? Dışarıda gerçek bir tehlike varken, her gün olumsuz haberler duyarken bunlar hep çok daha fazla gayret istemiyor mu? Cevaplar belli..
Şu anda etrafımızda olan tehlike gerçek, onu inkar edemeyiz ancak zihnin nasıl çalıştığının bilinciyle bu durumdan minimum etkilenmek için çaba sarf edebilir, korkunun bizi ele geçirmemesi için gayret edebiliriz.
O nedenle bu önerinin sık sık yazılması, sık sık hatırlatılması iyi belki de… Zihnin bu bahsedilen dinamiği ile birlikte hatırlatılması daha da iyi.
Yine Ayşe Bilge Selçuk’tan aktararak bitirecek olursam: Dayanmaya devam, hep birlikte iyileşeceğiz.

(1,5 saat süren yayının kaydı @tpdistanbul instagram sayfasında bulunabiliyor.)

Fotoğraf, Shane, Unsplash.

pandemi8

“4) Sakin olmak: Ebeveyn olarak çocuğunuza o an için tahammül etmek çok zor olabilir. Bu tip durumda uzmanların önerisi, birkaç saniye durup derin nefes almaktır. Derin bir nefes almanın bir başka yöntemi de ebeveynlerin kendilerine vakit ayırmalarıdır. Devamlı çocukla uğraşmak, ebeveynlerde bazı sıkıntılar yaratmaktadır.”

Çocukların zaman zaman (sık sık?) ebeveynlerin sınırlarını zorladıkları doğrudur. Dünya Sağlık Örgütü sadece ama sadece o an nefese geri dönebilmenin önemini hatırlatıyor. Nefese odaklanmak ve durmak, sadece durmak, sakinleşmek için durmak, beklemek…
Kesinlikle kolay değil, ancak bir sürü zor anın bir tanesinde bile bunu hatırlamak çok değerli.
Bunun da haricinde bir de kendileriyle ilgilenmeyi hatırlatıyor. Burada Nancy Bardacke’nin harika kitabı ‘Farkındalıkla Doğum’da söylediği şu cümle geliyor aklıma: “Kendimize karşı şefkat duyabilme becerisi aslında diğerlerine karşı merhametin de köklerini oluşturur.” (sf. 282)
(kitap önerisi için @moykum’e çok teşekkürler)
Her şey bir döngüde gibi. Ebeveynler kendileriyle ilgilenecekler ki çocuklarıyla da, eşleriyle de ilgilenebilsinler, kendilerine zaman ayıracaklar ki diğerlerine de ayırabilsinler, kendilerine alan açacaklar ki başkalarına da açabilsinler. Bunlar da hiç kolay olmayabiliyor elbette…

“5) Bilgi vermek: İnsanın yaradılış olarak bildiği şey korkusunu azaltır. Çocukların öğrenim süreçlerine doğayı katmak, bilim ile anlatmak en doğru yol olarak gösterilir. Çocukların neden evde olduğunu anlatmak iyi bir yöntem olabilir ve onlara anlayabilecekleri şekilde COVID-19 hakkında yaşananlar ifade edilmelidir. İçinde yaşadığımız durum hakkında dürüst olmalı fakat onların üzerinde korku yaratmayacak bir dil kullanılmalıdır.”

Şurası bir gerçek ki herkesin bu dönemde hissetmeye en çok ihtiyaç olduğu duygu güven duygusu. İçinde olduğumuz durumun neye evrileceğini bilmemenin bugünleri yaşamayı zorlaştırdığı da doğru. Tam olarak bu nedenlerle, bilgilenirken, bilgilendirirken sakin kalabilmek, kaygının bizi ele geçirmesine izin vermemek ve gerekli tedbirleri alarak bugünlerin geçeceğini hatırlamak, hatırlatmak çok daha önemli oluyor…

Fotoğraf Jarren Simmons, Unsplash.

pandemi7

“1) Kaliteli bireysel zaman: Çocuğunuzla birlikte geçirmek için sabit bir süre belirlemeniz ve birden fazla çocuğunuz varsa, her çocuk için eşit süre ayırmanız gerekmektedir. Bu süre izafidir. Bir saat ya da yirmi dakika olabilir.”
Ebeveynin kendisiyle de kaliteli vakte ihtiyacı olduğunu unutmaması, çocukla geçirmek üzere belirlenen sürenin dışında eğer onu emanet edebilecek biri varsa emanet edip kendi kendine kalabilme alanları sağlaması uzun vadede çok faydalı olacaktır.

“2) Olumlu olmak: Bu süreç ebeveynler için idare etmesi güç bir durum olsa bile, çocukları sakinleştirmek, huzurlu olmalarını sağlamak zorunda kalabilirsiniz. Çocuğunuz huzursuz olursa ebeveyn olarak pozitif ve neşeli kalmak zor olabilir.”
Ne de olsa çocuklar fiziksel ve duygusal güvenlikleri için ebeveynlerine güvenir, onlara dayanırlar.

“3) Yeniliklere hazır olmak: Evde bir arada geçirilen zorunlu uzun zamandan sonra çocuklarda disiplinli davranmak zorlaşacak ve istemeyen davranışlarda bulunabileceklerdir.”
“Şu an yaşadığımız gibi bir salgının dünyayı bu hale getireceğini kimse tahmin edemezdi. Ve şu an içinde bulunduğumuz sürecin de nelere gebe olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz tek gerçek ‘hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır.’ Oradan oraya tüm dünya savruluyoruz. Yeniliklere alışma durumu yaş ilerledikçe zorlaştığı düşünüldüğünde, çocuklar için yeni normale alışmak çok zor olmayacaktır.”
Ebeveynler kendi endişelerini çocukları da yaşayacak diye düşünebilir ve bununla ilgili kaygı duyabilirler ancak çocukların anda kalabilme, yenilikleri esnek bir şekilde karşılayabilme, değişimlere adapte olabilme kapasiteleri çok daha fazladır. Belki de bu konularda yetişkinlerin onlardan öğrenecek çok şeyleri olduğunu söyleyebiliriz.

Bunlar uzun zamandır konuşuluyor ancak arada hatırlamak gerekebiliyor. Bu sitede iki madde daha var, yarın onlarla devam edeceğim.
Bunlar linkteki yazıdan alınan parçalardır, yazının bütününde her madde daha detaylıca işlenmektedir.

Fotoğraf Bharath G. S., Unsplash.

pandemi6

Psikanalist Sezai Halifeoğlu yazısına şu şekilde devam etmektedir: “Bu zorluğa rağmen, farklı disiplinlerden birçok insan ve düşünen her bir insan, krizin farklı boyutları üzerine saptamada ve yorumda bulunmaktadır çünkü bu bir ihtiyaçtır. Ancak aniden ortaya çıktıklarından ve önemli ölçüde belirsizlik içerdiklerinden, genellikle tatmin edici bir değerlendirme veya analiz ancak krizlerin sonrasında mümkün olur.”

Bu söylenenlerin bu zorlu dönemde yapılan ebeveynlik için de geçerli olduğu söylenebilir: Onunla ilgili de çokça saptama yapılmakta, yorumda bulunulmaktadır. Bu iyi de olmaktadır çünkü büyük bir bilinmezlikle karşı karşıya kalınmıştır ve belirsizliği az da olsa azaltacak şeyler için gerçekten büyük bir ihtiyaç doğmuştur.

Sezai Halifeoğlu bu yazısında salgın sürecinin her bireyi aynı şekilde etkilemediğinin de altını çizmektedir. Bunu her aile için de düşünmeliyiz. Her aile salgın şartlarından aynı şekilde etkilenmemiştir. Dolayısıyla uzmanlar tarafından verilen önerilere, yapılan saptamalara kulak vermek çok önemli ve besleyici olsa da aslında her ailedeki yetişkinler kendilerine ve çocuklarına neyin iyi geleceğini deneme yanılma yöntemiyle bulacaklardır.
Tüm yaşananların değerlendirmesi ve analizi ise, yazıda da söylendiği gibi, ancak bu krizin sonrasında mümkün olacaktır.

Öneri konusu ile ilgili bunu belirttikten sonra..
Önümüzdeki iki gün Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu analizler üzerine ailelere verdiği önerileri paylaşacağım.

Psikanalist Sezai Halifeoğlu’nun yazısının tamamı için:
https://www.psikanalizguncel.com/post/salgın-sürecine-psikanalitik-bakış

Fotoğraf Jason Leung, Unsplash.

pandemi5

‘Normal şartlar altında’ yapılan ebeveynlik uzunca bir süredir sahneden çekilmiş durumda. Ebeveynlik sürekli bir yetememe hissini zaten beraberinde getiren bir olguyken, yaşam şartlarındaki tüm bu değişiklikler yetersizlik dinamiklerini daha da fazla tetikledi.

Elbette bu duruma herkes farklı şekillerde tepki verecektir; kimisi baş etmekte zorlanacak, kimisinin hoşuna gidecek, kimisi bu durum hiç yokmuş gibi yaşamaya devam etmeye çalışacak, kimisi dokunsalar delireceğini, depresyona gireceğini düşünecektir. Tüm bunlar her birey farklı olduğu için normaldir.

Fakat neyse ki, yazıda da söylendiği gibi, “insan baş etme becerisi yüksek bir varlık”.
Şimdi baş etmeye ve minimum hasarla bu süreci atlatmaya çalışma dönemi. Bugün yapılanların, takınılan tutumların nasıl sonuçlar doğuracağı konusu ise bir sonraki dönemin konusu olacak.

Fotoğraf Unsplash.

pandemi4

Bernard Chervet konuşmada salgının aslında yeryüzünde var olduğundan ve ama bu başımıza hiç gelmeyecekmiş gibi yaşadığımıza da dikkat çekiyor. Şimdi bu gerçek oldu. İçinden geçerken öğreniyor, baş etmeye çalışıyoruz. Baş etmeye çalışırken de tabii ki tökezliyor, çaresiz kalıyor, ne yapacağımızı bilemediğimiz anlarla çok sık karşılaşıyoruz. Özellikle kendi sorumluluğu üzerine bir de çocuk sorumluluğu taşıyan ebeveynler…

İlk karantina zamanlarında yapılan bu konuşmasında Bernard Chervet şu garipliğin de altını çiziyor: “Her şey durdu, sokaklar bomboş, herkes kayboldu, mekanları tanıyoruz ama yine de hiçbir yer aynı değil, etrafta bir gariplik var, özgürlükten mahrumuz, istediğimiz hiçbir şeyi yapamıyoruz…”

Çok değişik zamanlardan geçiyoruz, mümkünse bunu unutmamak lazım..

Fotoğraf Paul Talbot, Unsplash.

pandemi3

Yine aynı konuşmada, önerilen her şey yapıldığında dahi öfke patlamaları olduğu durumda ne yapılmasının iyi olacağı hakkında “Çocuk duygusunu yaşayacak ve bu makul karşılanacak. Biraz rol model olmak gerekiyor. Kendi duygularımızdan da ajite etmeden bahsetmemiz gerekiyor. Çünkü çocuklar bizden gördüklerini soğuruyorlar ve yansıtmaya başlıyorlar” deniyor.

Şu önemli noktayı da ekliyorlar: “Çocuk çığrından çıkabildiği gibi ebeveynler de çıkabilir. Ebeveyn nasıl çocuğun duygusunu yaşamasına izin veriyorsa kendi duygusuna da izin vermeli. İnsan kendisine sahip olmak istediği bir arkadaş gibi davranmalı.”
Bu konu üzerinde durmaya değer. Bu dönem çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de zor bir dönem. Zaten zor olan ebeveynlik daha da zor bir hale geldi. Çocukların çeşitli ihtiyaçları olduğu kadar ebeveynlerin de var ve çocuğun o an istedikleri ile ebeveynlerin o an verebileceklerinin birbiri ile örtüşmeme ihtimali arttı.

Psikolog Şükran Sarp zor zamanlarda duyguya izin vermenin yanında derin nefesler almanın önemine dikkat çekiyor: “Zor zamanlarda burundan derin nefesler alıp o anı durdurmak önemli.” “Şikayet etmek herkesin hakkı ancak bu olanlar hayatın tamamı değil bir parçası olmalı.” “Şu anda hiçbir şeye motive olmayabiliyoruz. Hiçbir şeyin ideali yok. Biraz boş kalmak için izin vermek lazım.”

Dipnot: Önerilerin hepsi çok güzel, doğru ve faydalı, ancak tabii ki ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu bir dönem, geçecek, onu hatırlamak önemli. Yapılamıyorsa da yapılamıyor ancak her aile kendisine iyi gelecek önerileri bulduktan sonra, zorlanma anlarında bunları ne kadar sık hatırlayıp ne kadar sık yapabilirse o kadar iyi…

Fotoğraf Pawel Czerwinski, Unsplash

pandemi2

Yukarıdaki örnek dışında bir de televizyonu kıran 3,5 yaşında bir çocuktan bahsediliyor konuşmada. Burada da çocuk televizyonun arkasında ne olduğunu merak ediyormuş.
Sözün özü, çocukların dünyaları yetişkinlerin dünyasından çok daha farklıdır ve bu salgın döneminin çocuğun zihninde nasıl resmedildiğini anlamak çocuğun davranışlarını anlamak açısından önemlidir. Bunu bilebilmenin tek yolu da çocukla konuşmaktır. “Neler olduğunu, bu süreçten geçerken neler yapmak gerektiğini, temizliğin önemini onlara anlatmak önemli olduğu kadar bu dönemi nasıl anladıklarını onlardan dinlemek de önemlidir.”

Belirsizliğin çok yüksek olduğu bir dönemden geçiyoruz ve konuşmada da bahsedildiği gibi, insanlar belirsizlikten hoşlanmazlar: “Bu çocuklar için de zordur ve onların belirsizliğe tahammül edebilme kapasiteleri düşüktür, belirli bir düzene yetişkinlerden çok daha fazla ihtiyaçları olur. … Çocuk hayatında neler olacağını merak eder.”
Bu sebeple ailedeki düzen her nasıl ise onun çocuğa aktarılması öneriliyor. Konuşmadaki örnek şu şekilde: “Bir süre evde vakit geçireceğiz, evet bir süre arkadaşlarınla görüşemeyeceksin çünkü (ailenin sebepleri ne ise). Güvendesin, her şey yolunda, yiyecek yemeğimiz var merak etme. Yetişkin olarak biz çıkabiliriz gelebiliriz. Sokağa çıktığımızda kimse bize bir şey yapmayacak. Önlemler kapsamında senin evde olman gerekiyor. Evde bazen kendi kendine vakit geçireceksin. Burada uyuyacaksın. Banyo zamanı şu zaman, yemek zamanı bu zaman, ekran zamanı bu zaman…” gibi.

Diyebiliriz ki, çocuklarla geçirilen süre artınca ailelere çocuğunun dünyasını anlayabilme ve onunla ‘çocuğun gelişimsel dönemine uygun’ bir şekilde konuşabilme sorumluluğu normalden çok daha fazla derecede binmiş durumda. Bu da sürekli yapmak gerekince ister istemez sabrı çok zorlayan bir şey olacaktır. Ayrıca bu virüs durumuna özel olarak, aynı anlaşılma ve ne olacağını bilme ihtiyacı yetişkinlerde de vardır.

Tanışık olmadığımız bir dönemden geçiyoruz, aylardır her gün tarihe yazılıyor. Bugünlerin nasıl geçtiğini bugünleri atlattıktan sonra daha iyi anlayacağız belki de.

Fotoğraf Caleb Minear, Unsplash

pandemi1

Covid-19 ile birlikte kimsenin tanışık olmadığı, alışık olunmayan bir süreçten geçiyoruz ve çocukla geçirilen pandemi, ebeveynliği doğal akışından çok daha farklı bir şekle sokmuş durumda. Dolayısıyla bu dönemde yaşanan ebeveynliğin önceden yazılanlarla açıklanması yeterli olmuyor. Buradan yola çıkarak, her gün önce pandemi ile ilgili yapılan konuşmalardan, çıkan yayınlardan, yazılan yazılardan kısa bir paylaşım yapacağım, diğer seriye ondan sonra devam edeceğim. Bugün bir Kısa Dalga podcastiyle başlıyorum.

Kısa Dalga’da Koronavirüs Güncesi’nin bu bölümünde psikolog Şükran Sarp böylesi değişik bir dönemde bir annenin kendisine yukarıdaki soruyu sorduğunu belirtiyor.
Dönemin anormal bir dönem olduğunun unutulduğunu ve ebeveynlerin bir yetişkin olarak hep rasyonel düşünebilmeleri, hep stresle başa çıkabilmeleri gerektiğini düşünebildiklerini ve böylece kendilerine karşı hayal kırıklığı yaşadıklarını ekliyor.
Diyor ki “Halbuki içinden geçtiğimiz dönem hiç normal değil, daha önceden tanışık olmadığımız bir düzendeyiz, stres seviyesi ise doğal olarak çok yüksek. Bunu kabul etmeliyiz. … Kendimizden çok beklentideyiz belki: Süper zaman geçireceğiz, kaliteli zaman geçireceğiz. Hayır. Motivasyonsuzluk da beklemeliyiz, hiçbir şey yapmadan durabilmeliyiz.”

Bu dönem öneri almak için ayrıca zor bir dönem. Üstüne üstlük her şeyi söylemesi yapmasından her zaman çok daha kolaydır. Bu ‘Hiçbir şey yapmadan durabilmeliyiz’ için de geçerli. Yine de, burada söylenenlerin altını çizmek ve gerektiğinde hatırlamak koruyucu bir faktör olacaktır.

Yarın da bu konuşmadan paylaşımlarla devam edeceğim.

Konuşmanın tamamı için: https://www.kisadalga.net/koronavirus-guncesi-8-karantinada-cocuklarin-ruh-sagligi/

Fotoğraf Andrew Ridley, Unsplash