“İnsanlar karmaşıktır, ama bu rastgele bir karmaşıklık değildir”.
Nancy McWilliams
Herkese Merhaba,
Ben Dr. Tuğçe Acemoğlu, klinik psikoloğum ve aldığım eğitimler, edindiğim deneyimler, biriktirdiğim bilgiler ışığında öncelikle anne-baba adaylarına ve anne-babalara olmak üzere ama aslında herkese yönelik olabilecek, çoğunlukla ebeveyn deneyimlerini kapsayan bir içerik oluşturmak hedefiyle yola çıktım. İşte Çekirdek Günlük bu şekilde ortaya çıktı. Amacım bebeklerle, çocuklarla, anne/baba olma süreciyle ilgili bilgiler paylaşmak, bunları insan doğasına ve ruhsallığına dair bilgilerle zenginleştirmek, özellikle bireysel süreçlere odaklanmak, böylece anne-babaları çocuklu düzene mümkün olduğunca hazırlamak, bu zorlu süreci mümkün olduğunca kolaylaştırmak, daha anlaşılır kılmak ve hatta mümkünse keyifli bir hale getirmektir.
Aşağıdaki kısa soru ve cevaplarda bu fikrin arkasındaki hikayeyi ve altyapısını bulabilirsiniz.
Bebekler ve çocuklar çok önemliler, peki ya anne babalar?
Günümüzde dünyaya yeni gelen bebeklerimiz ile ilgilenen, onlar için neyin daha iyi, neyin daha kötü olduğunu söyleyen, onların bakımıyla ilgili tavsiyelerde bulunan, eğitimler veren birçok kişi, kurum, kuruluş, grup var. Bir bebeğe/çocuğa nasıl davranılacağına dair, nasıl “iyi” ebeveyn olunacağına dair ve bebek/çocuk gelişimi hakkında oldukça fazla oldukça yazılıyor ve okunuyor. Bebekler ve çocuklar bu ilgiyi kesinlikle hak etmektedir ve ebeveynlerin bu kaynaklardan faydalanması çok önemlidir. Ancak ben ilgi hak eden bir gruba daha dikkat çekmek istiyorum: anneler ve babalar. Burada önceliklendirdiğim amaç daha önceden tanışık olmadıkları bir döneme girmiş olan yetişkinlerin bireyselliğine odaklanmak, deneyimlerini anlamlandırmaya çalışmak, onlara iyi gelmek, kendilerine karşı olan hassasiyetlerini arttırmak. Çünkü bir yenidoğanın dünyamıza alışması nasıl çetrefilliyse, nasıl zorluklarla ve çatışmalarla doluysa, bebeğin gelişiyle birlikte bir anne-babanın girdikleri yollar da aynı şekilde çetrefilli, zorlu ve çatışmalı olabilmektedir.
Bebek ile gelenler ve vakit…
Üzerinde durmak istediğim şeylerden bir tanesi, bir aileye bir bebek geldiğinde yaşananların yetişkinlerin kendilerine dair bir işaret olabileceğidir. Başlangıç noktasının bebekli/çocuklu hayat, bebeği/çocuğu anlamaya çalışma, bebekle/çocukla iletişim konularının olmasının sebebi aileye bir bireyin katılmasının psikolojik anlamda oldukça zorlu ve yetişkin ruhsallığında birçok konuyu tetikleyici olduğu gerçeğidir. Çünkü bir bebekle, bir çocukla vakit geçirirken, onu anlamaya çalışırken, farkında olunsun ya da olunmasın, kişi kendini çok ciddi gözden geçirmekte, çok ciddi mercek altına yatırmaktadır aslında. İşte eğer bu dönemde yetişkinlerin iç dünyasına yönelik bir farkındalık çalışması yapılırsa bunun bireysel olduğu kadar aileye yönelik faydaları da olabilecektir.
Bebeğimize istediğimiz anne-babalığı yapmak için, farkındalıklı olabilmemiz için bu süreçte kendimize dönüp bakmamız, kendimizi sağaltmamız çok faydalı olacaktır. Sonuçta can canandan önce gelmektedir ve birine iyi gelebilmemiz için iyi olmamız gerekir. Bir günde sınırlı bir vakit ve her insanda sınırlı bir enerji olduğunu, bebekli bir hayatta neredeyse tüm vakit ve enerjinin bebek ile geçebileceğini düşünürsek, harekete geçen iç dünya ile ilgilenecek vakit bulmanın çok kolay olmadığını söyleyebiliriz. Yine de bir yerden başlamak önemlidir. Umudum burada bahsedilenlerin size temas etmesi, bazı anlarda yardımcı olmasıdır.
Anne ve babayı anlamaya odaklanırken bebekler..
İçerik oluştururken yetişkin psikolojisini önceliğe almış olsam da bebekleri ve insan gelişimini bilmeden, onları anlamadan ilerlemeye çalışırsak çok önemli bir kısım eksik kalır. Ayrıca ünlü psikanalist D.W.Winnicott’un da belirttiği gibi, anneden bağımsız bir bebek, bebekten bağımsız bir anne düşünmek mümkün değildir: “Tek başına bebek diye bir şey yoktur, var olan her zaman bir bakım alan/veren ikilisidir: bir bebek ve ona bakan kişi”. Anneden konuşmak demek aynı zamanda bebeğinden de konuşmak demek olacağı gibi, bebekten konuşmak demek anneden de konuşmak demek olacaktır. Çoğu zaman bebeğin hissettiğini anne de hissetmekte, annenin hissettiği bebeğe de geçmektedir. Ebeveyn-bebek arasında kompleks ve döngüsel bir ilişki vardır, dolayısıyla bir tarafı diğer taraftan ayrı düşünemeyiz, anlayamayız. Bu nedenle burada bebek ve çocuk gelişimine dair, insana dair bilgiler de paylaşılacaktır.
Bununla birlikte, her ne kadar literatürde ve herkesin dilinde arka planda kalsalar da bütün bunları babalar için de düşünmenin mümkün olduğunu söylenebilir, söylenmelidir. Annelerin çocuklarıyla kurdukları bağın bambaşka bir bağ olduğunu inkar edemeyiz, ancak bu baba rolünün hafife alınması gerektiği anlamına gelmemektedir, gelmemelidir.
Bir bebeğin aramıza katılmasıyla, her zaman aynı yoğunlukta olmasa da, hayat boyu eşlik edilecek biriyle artık bir aradayızdır. Evdeki birinin sorunu varsa bunu tekil olarak düşünmek mümkün değildir, sorunu anlamak için evdeki sistemi anlamak gerekir. Aynı şekilde, bir kişideki değişiklik tüm aileyi etkileyebilir. Önceliklendirdiğim bireysel farkındalığın da dolaylı olarak bebeğe/çocuğa ve aile içindeki ilişkilere iyi geleceğini düşünüyorum, böyle olmasını umuyorum.
Bu şekilde bilgilenmek yeterli mi?
Bir şeyi bilişsel düzeyde bilmekle duygusal olarak deneyimlemek arasında çok büyük fark olsa da ve en kalıcı öğrenme duygusal öğrenme yoluyla gerçekleşse de, burada bilgi paylaşımı yaparken bilginin çoğu zaman güç olabildiği ve üzerine çalışıldığında faydalı olabildiği fikrinden yola çıkılmaktadır. Bir insanı anlamak için multidisipliner düşünmek gerekir; sadece bir bilim dalı ile bir şeylere cevap bulmak kolay değildir. Fakat biz burada psikolojik boyutta kalırsak çok rahat ederiz, zira uzmanlık alanım odur ve her şeyden bahsetmek bir noktadan sonra hiçbir şeyden bahsedememeye dönüşebilir. Psikoloji bireyin iç dünyasını, zihnini anlamamıza oldukça fazla yardımcı olacaktır.
Bahsedilenlerin sadece yetişkin-çocuk ilişkisinde değil her türlü ilişkide geçerli olduğu da altını çizmek istediğim noktalardandır. Günümüzde anne/baba-çocuk ilişkisi üzerine oldukça fazla kaynak bulabiliriz. Platformda bunlara da yer verilecek, önemli noktaların altı çizilecektir. Umuyorum ki, çocukla olmasının doğru/uygun/iyi olduğu söylenenlerin aslında her ilişki için (insanın kendisiyle olan ilişkisi de dahil) geçerli olduğu fark edilecektir.
Birilerinden fikir almak, öneri almak önemlidir ve gerekli olabilir, ancak bunun için durumla ilgili kapsamlı bilgi sahibi olmak ve o çocuk, o aile özelinde olan bir müdahalede bulunmak gerekir. Bunun için de bir uzmanla görüşme ya da görüşmeler yapmak önemlidir. Burada paylaşılanlarla sadece bazı olgulara ışık tutulması amaçlanmaktadır.
Ruhsallığın ritmi
Bunlarla birlikte, içinde bulunduğumuz hızlı tüketim çağının ruhsallığa uygun olmadığının, söz konusu ruhsallık olduğunda bir şeylerin özümsenmesinin zaman aldığının bilinciyle, sizlerle az zamanda çok bilgi paylaşmak yerine, verilen bilgilerin üzerinde düşünmek için alan bırakmak istemekte ve bunun için de bilgileri, anlam kaybı olmamasına özen göstererek, mümkün olduğunca kısa ve net bir şekilde iletmeyi hedeflemekteyim. Bir diğer yandan, oldukça karmaşık olduğu söylenebilecek olan bu konuyu instagram üzerinden paylaşma fikri buna aykırı gözükebilir. Bazen bir paylaşım kendi başına havada kalabilir. Ancak paylaşımlar birbirini destekleyecek, zenginleştirecek, bir araya geldiğinde olabildiğince derli toplu bir içerik oluşturacaktır. Konuları bulanık bırakmamaya çalışacak, mümkün olduğunca zenginleştirecek, konularla ile ilgili birtakım açıklamalar ya da yorumlar yapacak, referanslar ekleyecek, bazen açık uçlu sorular soracağım. Bu değerli konunun hızlı tüketime kurban gitmesini istememekteyim.
Psikoloji bilimi
İnsan ruhuna dair yüzyıllar öncesinden yazılmaya başlanmıştır; psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, edebiyattan çok şey öğrendiğini hiçbir zaman saklamamış, tam aksine ondan çok esinlendiğini belirtmiştir. Ancak psikolojinin bir bilim dalı haline gelmesi son yüzyılda gerçekleşmiştir, bu da uzun süren bilimsel araştırmalar ve gözlemler sayesinde olmuştur ve bunlar sayesinde birçok kitap yazılmıştır. Bilim durağan değil, dinamiktir, bazı şeyler zamanla yanlışlanabilir ya da bir şeylerin üzerine yeni kuramlar eklenebilir; psikoloji bilimi de bundan muaf değildir. Psikanaliz de Sigmund Freud’dan sonra, çok değerli psikanalistler/araştırmacılar sayesinde çok yol kat etmiştir. Yine de, insana dair birtakım olguların artık genelgeçer olduğu söylenebilir. On yıllardır çok fazla araştırma yapılmış, çok fazla şey keşfedilmiştir. Yeri gelmişken: İnsan doğasına dair hiçbir şey “icat” edilmemiş, hepsi “keşfedilmiş”tir; yani yoktan var edilmemiş, var olanlar ortaya çıkarılmıştır. Bunlar da yapılan çok sıkı gözlemler sayesinde olmuştur ve anlama kolaylığı sağlaması için bu keşfedilenlere adlar konmuştur. İşte bu platformda psikoloji biliminin keşfettiklerine yer verilecektir.
Anlamak, anlamak, sadece anlamak… Yeterli mi?
Öncelikli amacım anlamaktır; öneri vermek ya da bir şeyleri değiştirmek değil. Bir durumu anlamanın öneminin altını ne kadar çizsek azdır. Bazen bir şeylerin değişmesi, harekete geçmesi, bırakılabilmesi, tutulabilmesi, ne yapmak isteniyorsa onun yapılması için gereken şey sadece o durumun anlaşılmasıdır. Her konuda olduğu gibi söz konusu ebeveyn-bebek/çocuk olduğunda da bir şeyleri anlamak için bilgilenmek önemlidir. Mesela beş yaşında olmanın ne demek olduğunu, beş yaşındaki çocuğun neler yaşadığını bilmek, o beş yaş çocuğuna ebeveyn olmayı kolaylaştırmaktadır. Hepimiz zamanında beş yaşında olmuşuzdur ancak o dönemin gerçekten nasıl bir süreç olduğunu hatırlamamız pek mümkün değildir. Bu her yaş için böyledir; aynı şey yenidoğan için de geçerlidir ancak dilin/sözün olmadığı yerde iş çok daha zordur. Bilmek ruhsallıkta o konuya yer açmayı, o konuyla baş etmeyi kolaylaştırmaktadır ancak dikkat edersek, burada yine kritik nokta bu bilgiler ışığında karşı tarafı anlıyor olmaktır. Benzer sebeplerle, anne-babalığı yaşarken, ruhsallıkta bir alan açmak için anne-baba olmanın ne demek olduğunu anlamak, bilmek de önemlidir. Üstüne üstlük, söz konusu ilk bebekse, daha önce anne-baba olmamışızdır.
İçinde bulunulan durumu anladıktan sonra o durum ile ilgili ne yapılacağı kararı ise kişinin kendisine kalmaktadır.
Evrensel doğrular ve biriciklik
Şunu hiçbir zaman unutmamak önemlidir: Her insan biriciktir, kitaplarda genelgeçer olduğu varsayılan olgulardan bahsedilmektedir ve bunları bilmek pek tabii önemlidir ancak her şey her insan özelinde bir daha düşünülmeli, o kişinin biricikliğinde bir daha değerlendirilmelidir. Çünkü Nancy McWilliams’ın da belirttiği gibi, “İnsanlar karmaşıktır, ama bu rastgele bir karmaşıklık değildir”. Burada yazılacakların da çeşitli kitaplardan alınan genel bilgiler olduğu, bu sayede de çoğunluğa temas edebileceği ancak her kişinin özelinde başka anlamlara gelebileceği hatırlanmalıdır.
Önemli son söz
Bebeklerin ve çocukların ruhsallığı önceliklidir, asıl anlaşılma, korunma ihtiyacı olanlar onlardır ve çocuk yapan yetişkinler artık ebeveynlikten sorumludur. Ancak tekrar edecek olursak, birine iyi gelebilmek için iyi olmak, birini anlayabilmek için yeterince anlaşılmış olmak, birini koruyabilmek için yeterince korunmuş olmak önemlidir. Gerektiğinde oksijen maskesini çocuğa takmadan önce yetişkinin kendi maskesini takması bu sebeple önemlidir. Yetişkinlerin gerektiğinde kendilerine dönme, psikolojik düzlemde kendileriyle ilgilenme ihtiyaçları hafife alınmamalıdır.
Konuşmak, düzgün bir çerçevede yapıldığında oldukça iyileştiricidir. Zaten psikanaliz tedavisi ilk zamanlarında “talking cure” olarak tanımlanmıştır, yani “konuşma tedavisi”. Bunu doğrulamak istercesine, Yaşar Kemal de İnce Memed’de şöyle söyler: “Konuşan insan kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü mü sonu felakettir.”
Buradan size seslenirken, keyifli bir paylaşım süreci olmasını, dönüştürücü olma potansiyeli çok yüksek olan bu ebeveynlik sürecinin dönüştürücü olmasına mümkün olduğunca katkıda bulunmayı diliyorum. Aynı zamanda, bir şeyleri hızlıca çöz(e)meyecek ya da değiştir(e)meyecek olsa da, yapılacak paylaşımların bir şeyleri anlamlandırmaya yardımcı olarak koruyucu bir faktör olmasını umuyorum. Tabii kim bilir, belki dönüştürücü bir sürecin başlamasına yardımcı bile olabilir.
İç dünya hakkında söylenecek çok şey, konuşacak çok konu var. Bir yerden başlamak lazım, başlayalım.
Gönderilere, bir zemin oluşturmak amacıyla önemli birkaç noktayı belirterek başlayacağım, sonrasında gelecek olan paylaşımlar onlar üzerine inşa edilecek. İlk paylaşımı aşağıda bulabilirsiniz.
Keyifli sohbetler olması dileğiyle.. Tekrar hoşgeldiniz.