Ebeveynliğin mükemmel değil, Winnicott’un deyimiyle “yeterince iyi” olması yeterlidir. Hatalar ve kusurlar olur, olmalıdır da, çünkü bebeklerin/çocukların başarılı ve başarısız olabilen, güçlü ve zayıf olabilen, doğru ve yanlış yapabilen kişilere ihtiyaçları vardır. Hayat yolculuklarında mekanik bir mükemmellikten değil, bundan yararlanırlar.
Kritik olan, mümkün olduğunca tutarlı ve öngörülebilir olmak. Diğer türlüsü çocukta kafa karışıklığı yaratır. “Bunun için de kendimiz olmamız gerekir. Kendimiz olduğumuzda çocuklarımız bizi tanıyabilirler. Rol yapıyorsak bir gün mutlaka makyajsız yakalanırız ve gerçek kişiliğimiz ortaya çıkar” (Winnicott).
Burada “kendisi olma” konusu sahneye çıkıyor yine. Bunun olması söylemesi kadar kolay olsa bu kadar üstünde durulmazdı. Acaba anne ve baba kendilerini ne kadar ve nasıl tanımlıyorlar? Neye kızar neye üzülür neye sevinir neye dayanamaz ne sever ne sevmez ne ister ne istemezler? Anne-babadan beklenen duygularının olmaması değil (zaten bu mümkün mü ki?), onları davranışa dökmeyip, kontrol edebilmeleri. Yine, söylemesi yapmasından kolay olan bir konu.
Aynı zamanda bebek/çocuk ne olursa olsun orada olan, ne olursa olsun ilişkide kalan bir figüre ihtiyaç duyar. Eğer çocuk anne-babasını yanında hisseder, ne olursa olsun orada olacaklarına güvenir, ihtiyaç duyduğunda onları bulabilir, yok olmalarından ya da misilleme yapmalarından korkmayarak onlara kızabilir, tepkisini gösterebilirse kendi ruhsallığına çok daha rahat alan bulur ve gelişir. Tabii ebeveynler arasındaki ilişkinin çoğunlukla sakin olmasının önemi de unutulmamalı.
O çocuklar bir gün içine doğdukları evden çıkacak, başka ortamlara girecek, başka dinamiklerle tanışacak, aile içinde yaşadıklarını dışarıda tekrarlayacak/çözmeye çalışacak, oralarda da çeşitli çatışmalar yaşayacak, birileriyle ebeveynlerini çekiştirecekler. Ebeveynin görevi yine orada var olmak, çocuk geri döndüğünde onu karşılamak olacak.
Bunlar hep söylemesi yapmasından kolay olan konular.
Acaba karşılamaları beklenen tüm bu ihtiyaçlar, her ebeveynin iç dünyasında nereye oturuyor, nasıl izdüşümler yaratıyor?
Fotoğraf, Ferdinand Stohr, Unsplash.