Biraz da babadan bahsedelim. Çoğu zaman dışarıda kalan/ bırakılan/ hissedebilen baba.
Bella Habip açılış konuşmasında yukarıda yazanlara ek olarak şöyle söylüyor:
“En başta, bebeğin yaşamının ilk aylarında, baba, ‘anne-olmayan’ı temsil eder ve varlığı temel bir olumsuzlukla eşdeğerdir. Baba bir yabancıdır ve istenmeyen bir varlıktır bebek için. Daha sonra, tabii her şey yolunda giderse, baba bu olumsuz figürden ‘anneden farklı olan’ diye tabir edilebilecek bir başka figüre evrilir. Babanın bu olumsuz figürden, anneden farklı ve daha ilginç bir figüre doğru evrilmesi belirli bir ruhsal inşaatı, ruhsal çalışmayı gerektirecektir.” (sf. 3-4)
“Annenin karnında iken sesinden keşfedilen bu baba daha sonra anenin zihnindeki yeriyle de bebeğin ruhsallığının oluşum sürecinde ilk üçgeni sağlayacaktır.” (sf. 4)
Şu bir gerçek ki ilk başlarda bebek ile vakit geçiren sadece anne gibidir, sanki baba olmasa da olur gibi gözükmektedir. Halbuki babanın öncelikle annenin zihnindeki yeri, sonra bebek ile gerçek iletişimi/ilişkisi bebeğin ruhsallığında çok etkilidir, ilk günden beri.
Annenin zihnindeki yeri özellikle önemlidir çünkü bebeğin zihni annenin zihninden etkilenmektedir ve anne kendi zihninde babaya alan açmadığı müddetçe bebeğin zihninde de bir ötekiye yer açılması, yani babanın aile sahnesinde rol alması zor olacaktır.
‘Baba’ konusundan daha çok bahsedeceğiz.
Not: Paylaşımdaki “ilk sahne” ile anne ile baba arasında yaşanan cinsel ilişki kastedilmektedir.
Fotoğraf, Jarren Simmons, Unsplash.