Category: baba

baba2

Hamilelikte başlamakla birlikte, ailede baba kendisini dışarıda kalmış hissedebilir. Bebek onun da bebeğidir ama gelişimi annenin bedeninde başlar, hamilelik boyunca annenin hormonları ve modu değişir, anne ve bebek farklı bir iletişimdedirler. Doğum sonrası da buna benzer, anne ve bebek farklı ve yoğun bir ilişki içine girerler. Bunlar anneliği önemli ve farklı bir konuma getirse de, baba işlevinin önemsiz olduğu anlamına asla gelmez.

Babanın da baba olma serüveni başlamıştır, o da baba olmayı öğrenecektir. Kendi bebekliğini o da düşünecek, kendi ailesinden getirdikleriyle o da yüzleşecek, çeşitli konularda o da zorlanacaktır. Bunlara ek olarak, anne-bebek arasında oluşan bağ nedeniyle, bireysel öyküsündeki ‘dışarıda kalma’, ‘üçüncü olma’ anıları da canlanabilir, çeşitli dinamikleri tetiklenebilir. Bunların da babanın ruhsallığında çeşitli etkileri olacaktır.

Psikanalist Yavuz Erten, Baba İşlevi’nde “Anne-baba-çocuk üçgeni eşkenar bir üçgen değildir. Baba diğer iki köşeye uzak köşededir.” der.
Baba olmadan üçgen tamamlanmaz, ailenin önemli bir parçasıdır, bebeğin babasıdır, annenin sırtını yaslayabileceği, sarılabileceği kişidir, anneyle sorumlulukları paylaşması, bebeğin bakımında rol alması da önemlidir ancak oluşan yeni düzende konumlanması daha farklıdır.
Psikanalist Refhan Balkan da aynı kitapta şöyle söyler: “Anne güneştir, ısıtır, aydınlatır, sarar sarmalar; baba ise rüzgârdır, güneşin boğucu yakıcılığından koruyandır.”
Baba farklıdır, farktır, “ruhsallığın ilk ek gıdasıdır.” Bebeğin ruhsallığına farklı bir unsur katma konusunda ve dış dünyayı algılamasında kritik bir role sahiptir.

Acaba her baba bu üçgende üçüncü olmakla, bir süre dışarıda kalmakla ilgili ne düşünür, ne hisseder? Acaba bunların her babanın iç dünyasındaki izdüşümleri neler olur, iç dünyası ona neler fısıldar?

Not: Burada bir ‘baba işlevi’nden bahsetmek mümkündür; yani biyolojik babanın sahnede olamadığı durumda ‘anne olmayan’ın, bebeği ikili ilişkiden üçlü ilişkiye çekecek, anneden farklı bir figürün sahneye dahil olması bebeğin ruhsallığında bu etkileri sağlayabilir.
Fakat elbette, biyolojik babanın yokluğunun annenin ve çocuğun ruhsallığında ayrı ayrı etkileri olacaktır.

Fotoğraf, Ricardo Gomez Angel, Unsplash.

baba1

Biraz da babadan bahsedelim. Çoğu zaman dışarıda kalan/ bırakılan/ hissedebilen baba.

Bella Habip açılış konuşmasında yukarıda yazanlara ek olarak şöyle söylüyor:
“En başta, bebeğin yaşamının ilk aylarında, baba, ‘anne-olmayan’ı temsil eder ve varlığı temel bir olumsuzlukla eşdeğerdir. Baba bir yabancıdır ve istenmeyen bir varlıktır bebek için. Daha sonra, tabii her şey yolunda giderse, baba bu olumsuz figürden ‘anneden farklı olan’ diye tabir edilebilecek bir başka figüre evrilir. Babanın bu olumsuz figürden, anneden farklı ve daha ilginç bir figüre doğru evrilmesi belirli bir ruhsal inşaatı, ruhsal çalışmayı gerektirecektir.” (sf. 3-4)
“Annenin karnında iken sesinden keşfedilen bu baba daha sonra anenin zihnindeki yeriyle de bebeğin ruhsallığının oluşum sürecinde ilk üçgeni sağlayacaktır.” (sf. 4)

Şu bir gerçek ki ilk başlarda bebek ile vakit geçiren sadece anne gibidir, sanki baba olmasa da olur gibi gözükmektedir. Halbuki babanın öncelikle annenin zihnindeki yeri, sonra bebek ile gerçek iletişimi/ilişkisi bebeğin ruhsallığında çok etkilidir, ilk günden beri.
Annenin zihnindeki yeri özellikle önemlidir çünkü bebeğin zihni annenin zihninden etkilenmektedir ve anne kendi zihninde babaya alan açmadığı müddetçe bebeğin zihninde de bir ötekiye yer açılması, yani babanın aile sahnesinde rol alması zor olacaktır.

‘Baba’ konusundan daha çok bahsedeceğiz.

Not: Paylaşımdaki “ilk sahne” ile anne ile baba arasında yaşanan cinsel ilişki kastedilmektedir.

Fotoğraf, Jarren Simmons, Unsplash.