Zaman içerisinde bu kitapta yazanların çoğuna değinmek istesem de öncelikle birkaç paylaşım boyunca kitabın giriş bölümünü oluşturan “annelik zihin yapısı” konusuna değineceğim.
Öncelikle, zihin yapısı derken ne kastediyoruz?
“Zihin yapımız bizim için neyin önemli olduğunu, neye karşı duyarlı olduğumuzu ve belirli bir durumda neyi fark ettiğimizi belirler. Neyi hoş ve heyecan verici, korkutucu veya sıkıcı bulduğumuzu dikte eder. Yaptığımız seçimleri ve hareket etme eğilimlerimizi etkiler. Zihin yapılarımız, zihinsel hayatımızı, bizi, olduğumuz tutarlı bireyler yapmak için organize eder.” (sf. 2)
İşte Stern bebekten önce var olan zihin yapısının bebekle birlikte zamanla değişeceğini, bu zihin yapısının var olan zihin yapısına ekleneceğini, annenin bir daha asla bebekten önceki kişi olmayacağını söyler.
Yavaş yavaş detaylandırmak üzere, annelik zihin yapısı ile ilgili konuşmaya başlayalım:
–Zamanla kadında bir ‘anne olma duyumu’ baş gösterecektir. Annenin de psikolojik olarak doğması gerekmektedir: Bu doğum yeni bir insanın değil yeni bir kimliğin doğumu anlamına gelmektedir.
–Bu zihin yapısı bebek ilk ağladığı anda doğmaz, çarpıcı bir anda da olmaz. Bebeğin gerçek doğumundan önceki ve doğumu takip eden aylarda artarak çoğalan emeklerden yavaş yavaş ortaya çıkar.
–Anne olma yolunda bir kadın daha önce var olan zihin yapısından tamamen farklı bir zihin yapısı oluşturur ve anne olmayanlar tarafından bilinmeyen bir deneyim dünyasına girer. Kadının daha önceki güdüleri, kırılganlıkları ve duygusal tepkileri ne olursa olsun; anne olduğunda, bir süre için, tamamen yeni bir zihin yapısıyla hareket edecektir.
…
(Bir sonraki paylaşımda devam edeceğim.)
Fotoğraf, Isaac Quesada, Unsplash.