Category: “hayır” demek

#”hayır” demek3

(39’dan devam)

Winnicott hayır meselesini kolaylıkla halletmenin temelinde ‘mutlu olma’nın yattığını söyler. Kişi mutlu olduğunda kendisiyle ve çevredeki dünyayla uyuşan bir yaşam biçimi oturtması daha mümkündür ona göre. Buna ek olarak, mutsuz annelerin ise bebek bakımının mutluluk veren kısımlarını abartmaya yatkın olduklarını belirtir.
Mutsuz kişilerin “Bazen de hayır demelerinin sebebi sadece canlarının sıkkın olmasıdır, ve tabii ki bu bir işe yaramaz.” (Ebeveynlerle Sohbet, sf. 25).
En önemlisi bakım verenin kendi zihninde neye izin verip neye izin vermeyeceği konusunda net olmasıdır. Bu konuda karmaşa yaşandığında aynısı bebeğin zihninde de yaşanacaktır.

Yine de hiçbir şey bir bebeği ya da küçük bir çocuğu olan bir anneyi sürekli tetikte olma görevinden kurtarmayacaktır, bu ebeveynlikle birlikte gelir. Bu tetikte olma hali de ebeveyne ağır bir gerginlik yükleyebilir.

İlk başlarda bebek bakımı ve bağımlılık kaçınılmazdır. Çocuk ebeveynlerin denetimine gerek duymadan hareket edebileceği gün gelene, kendine özgü bir yaşam biçimi oluşturana kadar “hayır” önemini sürdürecek, bakım verenlerin koyduğu yasaklar varlığını koruyacaktır. Bunlar çocuğun içinde bulunduğu dünyayı tanımasını, kendi sınırlarını çizebilmesini ve kendini korumayı öğrenmesini sağlar.
Her gelişimsel aşamada, o döneme ait özelliklerin ebeveynlerde de benzer dinamikleri tetikleyebileceğini düşünürsek, bu aşamada da bakım verenin kendi sınırları ile ilgili meseleleri sahneye çıkabilir ve bunlar bebek/çocuk ile kurulan ilişkide belirleyici bir rol oynuyor olabilir.

Winnicott yazısının sonuna küçük çocukların kendilerine hayır denmesinden hoşlandıklarını da ekliyor ve “Çocuklar her zaman yumuşak nesnelerle oynamak istemezler, taşları, sopaları ve sert zeminleri de severler; aynı şekilde, kucaklanmaktan hoşlandıkları kadar onlara nereye gideceklerinin söylenmesinden de hoşlanırlar.” diyor (sf. 32).

“Hayır” deme, sınır çizme konularında bu seferlik burada duruyorum.

Fotoğraf, Pavel Nekoranec, Unsplash.

#”hayır” demek2

(38inci posttan devam)

Çocuğun etrafta olan biteni kavrama becerisinin gelişmesi ve izin verilenlerle verilmeyenleri ayırt edebilmesi ile birlikte ikinci aşama gelir ve ahlaki doğru-yanlışlardan ötürü değil sadece bebeği korumak için bir şekilde bebeğe “hayır” fikri ifade edilmeye başlanır. Bu aşamada dil devreye girmiş, dış dünyaya söylenen “hayır” bebeğe söylenmeye başlanmıştır.

Bu aşamada bakım verenler aracılığı ile yavaş yavaş bebek gerçeklikle, gerçeklik de bebekle tanışır. Bu dönemde bebek dünyayı “hayır”larla, yasaklarla tanıyabilir. Winnicott burada iki alternatiften bahseder: 1) Evet denilenlerin sayı ve çeşitliliğinde artış olması 2) Sadece “hayır”ların olması.

Winnicott’a göre çocuğun dünyayı sadece “hayır”larla tanıması şanssızlıktır ve bu, annenin çocuğun güvenliğini sadece tehlike durumuna dikkat çekerek sağlayabileceğini düşünmesinden kaynaklanıyor olabilir. “Evet” denilenlerin sayıca ve çeşit olarak fazla olduğu yetiştirme tarzında ise “hayır”ın zemininde “evet” vardır.

Bu aşamada bebeğin ve annenin hislerinde de birtakım değişiklikler olur: İlk başlarda sakin olan, güven duyan bebek çok geçmeden saldırganlaşır ve anneye karşı yıkıcı düşünceler geliştirir. Anne de aynı şekilde, bebeğine karşı hiç de olumlu duygular beslemeyebilir.

Dış gerçeklik devreye girdiğinde düşünülmesi gereken çok fazla şey ortaya çıkar. Annenin başka, babanın başka, büyükanne-babaların başka, varsa yardımcıların başka yasakları vardır. Üstüne üstlük her birinin kanıtlanamayacak çeşitli inançları da olabilir.
Tüm bunlar nedeniyle çeşitli karmaşalar yaşanır ancak bebekler bir şekilde bunun üstesinden gelirler.

Bundan sonra üçüncü aşamaya geçilir: Çocuğa söylenen “hayır” bir açıklamayla birlikte söylenir ve çocuğun işbirliği yapması beklenir. Böylece çocuklar yetişkinlerden onların bildiklerini düşündüklerini öğrenmeye ve artık onlara sunulan sebeplere karşı çıkabilmeye başlarlar.

Bu geçişlerin ne zaman ve nasıl olacağı her çocuğun gelişimi farklı olduğu için çocuğa ve de ebeveyne bağlıdır.

(Kaynak kitap: Ebeveynlerle Sohbet)

Sınır koymak gerekli ve sağlıklıdır, çocuğun bu gezegende var olabilmesini kolaylaştırır, ancak kolay bir mesele değildir.
Biraz daha devam edeceğim.

Fotoğraf, İzuddin Helmi Adnan, Unsplash.

#”hayır” demek

Çocuk kendisinin ve ötekinin sınırları olduğunu kendisine sınır kondukça anlayabilir ve bunları fark edebilir. Birçok konuda olduğu gibi sınır koyma konusu da zamanla şekil değiştiren, çocuk ve bakım vereni arasındaki ilişkide kendi rengini bulacak bir konu.

Winnicott Ebeveynlerle Sohbet kitabında çocuğa hayır deme sürecini üç bölüme ayırarak anlatıyor. Bu üç bölümü birbirinden ayrıştıran şey çocuğun büyümesi ve kavrama becerisinin gelişmesi.

Bu aşamaların ilkinde söze yer yoktur, bebeğe hayır denmez çünkü zaten bebek bunu anlamaz. Tüm yetki bakım verendedir, böyle de olması gerekir. Çocuğun ailenin sağladığı denetime ihtiyacı vardır ve bu ihtiyaç ortadan kalkana kadar da (yani erişkin hale gelene kadar) çocuğa karşı olan bu sorumluluk azalarak da olsa devam eder.
İlk başlarda annenin ve bir süre sonra da anne-babanın görevi beklenmedik şeyleri fark etmek ve bunların çocuğun başına gelmesini engellemektir. Bunlar düşünsel boyutta yaşanmaz, yani anne-babanın düşünmesine çok gerek olacak bir durum yoktur, genel bir davranış tarzını içerir. Kısaca bu süreç boyunca ebeveynler “hayır”ı bebeğe değil, dış dünyaya söyler gibidirler. Sanki bakım verenler bebeği bir dairenin içinde tutmaktadır, dış dünyaya bu daireye yaklaşmamasını söylerler ve içerideki bebeği korumak için dış dünyanın bu dairenin sınırlarını aşmasına izin vermezler (Winnicott).
Bu aşamada her an tümü ile sorumlu olan ebeveyn olduğu için istenmeyen herhangi bir şey olduğunda kendisini suçlaması da normaldir.

Ebeveynler korkarsa bu sınırları korumaları zorlaşır. Dış dünyada ne olduğundan bağımsız, bu sınırları korumayı sağlayacak olan ebeveynlerin sakin kalabilmesidir. (6 numaralı # bebek-çocuk postunda bundan biraz bahsetmiştim.)

İlk zamanlardaki bu sıkı korumadan sonra, bir noktada dış dünya bu sınırların içine girmeye başlar, bu beklendik bir durumdur, gereklidir, normaldir. Bu an gelene kadar korunan çocuk artık iki şeyi yapabilmeye başlar: Başına gelen şeylerle baş etme yolları geliştirebilir ve hatta beklenmeyenleri öngörebilir.
Bu ikinci aşamada çocuğa hayır denmeye başlanır. Üçüncü aşamada ise açıklamalar da devreye girer.

Bunlara devam edeceğim.

Fotoğraf, Caroline Grondin, Unsplash.