Category: Uncategorized

#önemli sorular

Kendini tanımak çok kabaca, bugüne kadar geçen zamanı araştırmak, başa gelenleri anlamlandırmak, bugün var olan duygu, davranış, düşünce ve örüntüleri bir bağlama oturtabilmek olarak tanımlanabilir.

Herkesin hikayesi aslında birkaç jenerasyon öncesinden başlıyor, kişinin kendi anne-babasının tanışıklığı ve çocuk yapmasıyla birlikte ise iyice somut hale geliyor. İlk önce ergenlik döneminde olmakla birlikte hayatı, kendimizi, nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi, ailemizi sorgulamaya zaten başlıyoruz. Yine de bu sorgulamanın ne kadar derinlemesine ve doyurucu bir şekilde yapılabildiği bir soru işareti. Bir bebekle birlikte ise bu konular tekrar gündeme geliyor.

Anne karnında gelişmekte olan bebeğin hikayesine şahit olmak isteseler de istemeseler de anne-babanın kendi geçmişlerine doğru bir kapı açar. Bazıları bu kapıdan girmeye çok hazır olabilirken, bazıları girmek istemeyebilir, bazen ise bu kapının farkına bile varılmayabilir.

‘Bebek önderliğinde’ dememin sebebi de, bebeğin bulunduğu her dönemin anne-babada bir izdüşümünün olacak olması. Bir bebek haberi ile birlikte daha önce merak edilmeyen şeyler merak edilmeye başlanabilir, daha önce akla gelmeyen konular zihni meşgul etmeye başlayabilir. Bazı konular ise, düşünmesi zor olduğu için kişinin hikayesinde önemli olmasına rağmen gündeme hiç gelmeyebilir.

Kişinin bebeğine, kendisine ve eşine karşı olan tavırları, duyguları, düşünceleri kendi geçmişi ile ilgili bilgiler barındırır -insan olmanın doğası. Bu nedenle bireysel hikayenin bilinmesi, bir anlam kazanmış olması bebeğe karşı hissedilenleri ve ebeveyn olma sürecindeki yaşantıları anlamlandırmada faydalı olacaktır. Bu da ciddi bir farkındalık sağlayacaktır. İşte sihirli kelime: ‘farkındalık’.

Hayat bir şekilde zaten akıp gidiyor, olan biteni, yaşananları fark etmek ise bu hayatı çok daha farklı bir hale getirebiliyor. Farkındalık kişinin kendi üzerinde kontrol sahibi olmasını sağlayabilir, zor süreçlerden geçişi bir nebze kolaylaştırabilir, bir şeylerin tekrar etmesini önleyebilir. Cevaplar her zaman hoşa gitmeyebilir ama merak etmek, sorular sormak işte bu nedenle çok değerli.

(Sorularla devam edeceğim.)

Fotoğraf, Kai Dahms, Unsplash.

ebeveyn5

(Dünden devam)

Bir bebek doğduğunda hayata yeni bir oyuncu katılmıştır. Anne ve baba da kendi oyunlarında bölüm atlamış, zorlu bir bölüm olan ebeveynlik bölümüne geçmişlerdir ve kendi oyunları akarken, yeni gelen oyuncuya oyunu öğretmekten de sorumludurlar.

Aileden çocuğa akacak olan desteği, ilk başta en fazla olmak üzere zamanla azalan bir destek gibi düşünebiliriz. Oyunun ilk zamanları yardıma en çok ihtiyaç duyulan zamanlardır. Çocuğun kendi başına keşfedebilme dönemi geldiğinde de, ebeveynin geri çekilebileceği dönem gelmiş demektir. Ebeveyn yavaşça uzaklaşır, bakar, çocuk nasıl oynuyor, uzaktan izler. Çocuk ara ara takılır, düşer, ebeveyn hemen yardımcı olmak isteyebilir, fakat bu ufak bir takılmaysa çocuğu izlemeye devam edebilmek en güzelidir, ki sonraki düşüşlerde de kalkabilsin. Tabii bazı durumlarda çocuk istemeden müdahale etmek de gerekebilir. Bir yerden sonra ise çocuk artık tamamen kendi başınadır. Yine de ebeveynin orada olması, müdahale etmese de çocuğunun oyunu nasıl oynadığını izlemeye devam etmesi çocuğa iyi gelir.

Herkes kendi karakteri olan, başka başka şeylerden hoşlanan ya da hoşlanmayan birer oyuncu, çocuklar da öyle. Hepsinin bu oyunda ayrı ayrı yapmak istediği ve istemediği şeyler olacak. Her biri deneye yanıla, düşe kalka ilerleyecek. Gülecek, ağlayacak, sevinecek, üzülecek.
Yaştan bağımsız, çocuğun istediği zaman ebeveyninin kapısını çalabileceğini, ona soru sorabileceğini bilmesi çocuk için çok huzur vericidir. Ebeveyn oyundaki deneyimlerini çocuğa aktarabilir fakat bunlarla ne yapacağına çocuk karar verecektir. Eğer bazı konularda cevapsız kalırsa veya deneyimini yetersiz hissederse (ki bunlar çok doğaldır), ebeveyn çocuğunu bir bilene yönlendirebilir.

Bunlar ebeveynler için zorlu deneyimler de olabilir çünkü bu süreç kendilerinin oyunla nasıl ilişkilendiklerini fark ettikleri bir süreçtir. Ne mutlu ki hayat yalnız aşılmak zorunda olunan değil, herkesle birlikte oynanan, birilerinden bilgi ve destek alınabilen bir oyun.

Deneyimleri paylaşmak kesinlikle çok değerlidir ve gerekir ancak, bir oyun ne kadar izlenirse izlensin, ne kadar dinlenirse dinlensin, herkesin nasıl oynayacağını keşfetmesi için o oyunu oynaması, deneyimlemesi gerekir.

Fotoğraf, Spark Adobe.

ruhsal gelişim1

Her oyun ilk başladığımızda bizim için yenidir. Aslında en kolay olan ilk bölümlerde de çok zorlandığımız, takıldığımız olur, çünkü tanımıyoruzdur. Oynadıkça ve keşfettikçe engelleri tanır, gerekli donanıma nasıl ulaşacağımızı bilir, nereden nasıl puan toplayabileceğimizi öğreniriz. Böylece oynanan bölüm kolaylaşır, geçilir, yeni bölüm başlar. İlerledikçe bölümler zorlaşır, dolayısıyla her yeni bölümde çeşitli duraksamalar yaşarız. Bir süre o yeniyi anlamaya çalışmakla, keşfetmekle geçer, uzmanlaşmak için zamana ihtiyaç olur. Yeni bölümde neyin nasıl yapılacağı, nasıl atlatılacağı öğrenildiğinde artık o bölüm de tanıdıktır, sıra yenisindedir.
Hayat ve ruhsallık arasındaki ilişki de buna benzetilebilir: Hayat devam eden bir oyun, ruhsallık da bu oyundaki bölümleri geçmesi, aşması gereken şeylerden biri gibi düşünülebilir. Ruhsallığın çeşitli aşamaları vardır, hepsi kendi zamanlamasıyla gelir ve her aşamasında önce zorlanılır. İşler yolunda gider de aşinalık kazanılırsa rahatlanır. Fakat tam ‘oh alıştım, bölüm sonu canavarını da öldürdüm’ derken yeni bölüm başlar, şimdi de ona adapte olmak gerekmektedir.

Her oyun gittikçe karmaşıklaşır, zorlaşır, bir yandan da her yeni bölüm farklı bir haz verir. Önceki bölümlerde toplananlar, öğrenilenler yeniyi oynama şeklini etkiler: Eğer oyunda kör topal bir şekilde ya da şansa ilerlendiyse bir yerde tıkanmak çok olasıdır veya ileri bir seviyede kullanılması gereken bir araç oyuncunun elinde yoksa geriye dönüp o donanımı edinmesi gerekebilir.
Bir ruhsal aşamadan donanımlı bir şekilde çıkmak da sonrakileri canlı ve keyifli bir hale getirir. Ancak ruhsallıkta da her bölüm bir öncekinden daha çetrefillidir ve öncekilerden nasıl geçildiği yeniyi yaşama şeklini etkileyecektir. Ruhsallık da geldiği noktaya kör topal bir şekilde geldiyse yeni döneme alışmakta ve ilerlemekte zorlanır, bir işin içinden nasıl çıkacağını öğrenmemişse hayat onu zorlar.

Oyunda geri gitmek de can sıkıcı olsa da, ruhsallıkta geri gitmekten çok daha kolaydır, çünkü oyun durdurulabilmekte ama hayat akmaktadır.
Neyse ki, ruhsallığın da iyileşmesi, donanımını arttırması mümkündür.

Bu konunun ebeveynlikle ilişkisini yarın ele alayım.

Fotoğraf, Adobe Spark.

Merhaba

Merhaba !
Ben Dr. Klinik Psikolog Tuğçe Acemoğlu.
Çekirdek aileden yola çıkarak, insanı anlamak amacıyla sizlerle günlük paylaşımlarda bulunacağım, profesyonel bir mikro yayın olan Çekirdek Günlük’e hoşgeldiniz.
Burada bebek rahme düştüğü an itibariyle başlayan anne-babalığı anlamlandırma amacıyla, bebekten, çocuktan, yetişkinden, insan hallerinden dem vuracağım. Tüm bunları psikoloji bilimini, psikanalizi, önemli yayınları baz alarak yapacağım.
Kişinin kendisine karşı farkındalığını ve hassasiyetini arttırmak, öncelikle bireysel boyutta sonra dolaylı olarak aile içi ilişkilere iyi gelmek öncelikli hedefler olacak diyebiliriz.
Bu hesabın diğer benzer hesaplardan nasıl bir farkı olduğunu merak edebilirsiniz. Çok kısaca belirtmek gerekirse, hesabın farklılaşacak olan tarafı yetişkinlerden ve çocuklardan oluşan çekirdek ailede yetişkin tarafı önceliklendirecek ve onları anlamaya çalışacak olması. Fakat çok değerli bebeklerimizi, çocuklarımızı tabii ki unutmayacağım -zira onlardan bahsetmezsek çok eksik kalırız, yetişkini de anlayamayız.

Şurada aklımdakileri, bu fikrin arkasındaki hikayeyi etraflıca anlatmaya çalıştım: Çekirdek günlük nedir?

Gönderilere, bir zemin oluşturmak amacıyla önemli birkaç noktayı belirterek başlayacağım, sonrasında gelecek olan paylaşımlar onlar üzerine inşa edilecek.
Keyifli sohbetler olması dileğiyle.. Tekrar hoşgeldiniz.

Fotoğraf Annie Spratt, Unsplash